Yükseliş trend sinyali yeni fiyatların eskilerinden yüksek olması durumunda veriliyordu (düşüş trendi için ise tersi durum söz konusudur). Aşağıdaki (a) örneğinde X noktasında bir düşüş hareketiyle kesilen yükseliş trendi görmekteyiz. Bu örnekte üç adet yeni yüksek tepe (higher-high) ve üç adet de yeni yüksek dip (higher-low) görülmektedir. Trend üçüncü düşüşten sonra tekrar yükselmiş fakat yeni bir yükseliş yapamamış ve üçüncü (önceki) tepeyi geçememiştir. Daha sonra gerçekleşen düşüş, ortalamayı aşağı çekerek bir düşüş trendini başlatmıştır.
(b) örneğinde, yükselmekte olan bir piyasada üçüncü çıkış gerçekleştikten sonra ortalama, bir önceki dip noktasının da altına düşerek düşüş sinyalini vermeye başlamaktadır. Bu örnekte X değeri düşüş trendinin ilk dip noktası değil, yükseliş trendinin son parçasıdır. Dow Teorisi ile ilgilenenlerin çoğu X noktasını bir düşüş sinyali olarak nitelendirmeyip Y noktasını beklemeyi tercih etmektedirler. Bu gibi belirsiz durumlarda yorum yapabilmek için bazı ek göstergelere de başvurmak ve önlemler almak gerekmektedir.
Eğer işlem hacmi verileri, düşecek bir piyasayı işaret ediyorken açık bir şekilde manipülatif olan yükseltici hareket gözlenecek olursa, bu durumda piyasanın düşme ihtimali oldukça yüksektir.
Bu gibi özelliklerin görülemediği durumlarda şüphede kalmadan dikkatli karar verilmelidir. Unutulmamalıdır ki, teknik analiz kanıtların ağırlıklarından yola çıkarak trendlerin dönüş noktalarını belirlemek üzerine kurulmuştur. Dow Teorisi bu kanıtlardan sadece biridir. Eğer birkaç indikatör daha bu belirsiz X noktasında bir trend dönüşünü gösteriyorsa burada trendin döneceğine artık kanaat getirebiliriz. (c) ve (d) örnekleri düşen bir piyasadaki belirsizlik noktalarını göstermektedir. Aşağıdaki grafikte de bir ana yükseliş veya düşüş trendi dönüşü sonucunda bir doğru oluştuğunda bunu süregelen ana trend içinde bir hareket mi yoksa yeni bir ana trendin ilk basamağı mı olduğunun ayrımını görebilirsiniz. Bu nokta, Dow teorisinin en kritik ve yorumlanması en güç noktasıdır.
Unutulmaması gereken bir nokta, ikincil hareketler bir önceki ana trendin en az 1/3'ünü tekrarlamalı ve kendinden önceki diğer ikincil hareketin sonuçlanmış olması gerekmektedir. Aynı zamanda ikincil hareketler en az 3-4 ay kadar devam etmelidir. Bir diğer ipucu da, işlem hacmi verileri ile, süregelmekte olan ana trendin olgunluğudur. Eğer piyasada üçüncü aşama olarak adlandırılan spekülasyonlar, yanlış umutlanmalar, yaygın bir karamsarlık hüküm sürüyorsa ana trendin dönüş noktasındaki düzensiz hareketler daha fazla olacaktır, fakat kısa sürelidir. Özetle, Dow Teorisi piyasanın ana trendinin süresini ve büyüklüğünü değil, yönünü belirlemekte kullanılmaktadır. İki endeksin birbirini onaylaması kaydıyla bir dönüş noktasında yeni bir trendin başlayacağı varsayımı yapılabilir.
Yükselen ve düşen piyasaların her ikisi de üç aşamada gerçekleşmektedir. Bu aşamaların belirlenmesi ve fiyat/işlem hacmi arasındaki ilişkinin doğru kurulması sonucunda mevcut trenddeki değişimi anlayabilmek için yeterli indikatörler belirlenmiş olur.
Dow Teorisi Tahminleri’nin 1946’dan beri bu kadar başarılı olmasının sebeplerini aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür:
Hisse senetleri ile para kazanmanın başlangıç noktası pazarın hangi yolla çıkış yaşadığını bilmektir. Kişilerin çoğunun piyasada doğru zamanlamanın yapılamayacağını söylemesine karşın; gerçek, çoğu yatırımcının doğru zamanı yakalayamadığıdır.
Ancak son 100 yıldır, bir sistem -Dow Teorisi- hisse senedi fiyatlarının hangi noktalarda yükseleceğini göstermektedir.
Adını kurucusu Charles Dow’dan (1880’de hem Dow Jones & Company’nin hem de The Wall Street Journal’ın kurucularından) alan Dow Teorisi, uzun dönemde hisse senetleri piyasasının sahip olduğu trendin yönünü ölçmektedir. Dow Teorisi, televizyon ve radyolarda çok sıkça bahsedilen küçük günlük veya haftalık dalgalanmaları değil, uzun dönemli trendleri ölçmektedir.
1900 ve 2000 yılları arasında piyasadaki uzun dönem trendi 27 defa yön değiştirmiş ve Dow Teorisi bu değişimlerin 25 tanesini doğru olarak tahmin etmiştir. Diğer bir ifade ile, Dow Teorisi zaman tahmininde %92.6 başarılı olmuştur.
Aşağıda bu tahminlerden birkaç örnek verilmektedir:
- 22 Ekim 1929’da Dow Teorisi hisse senedi fiyatlarının ani bir düşme (çöküntü) yaşayacağı şeklinde uyarı vermiştir. Hatırlanacağı gibi, yüzyılın en ünlü piyasa düşüşü bu tarihten sadece 1 hafta sonra 29 Ekim 1929’da yaşanmıştır.
- 1975 yılının Ocak ayında 2 yıllık bir ayı piyasasını takiben, Dow Teorisi hisse senedi fiyatlarının tekrar bir sıçrayışa geçeceğinin ve tekrar alışa geçmek için uygun zaman olduğunun sinyalini verdi. Tabi ki hisse senetlerinin fiyatları yükselişe geçti. Bir sonraki yıl boyunca DJIA %38 yükselerek yılı 852.4’ten kapattı.
- 1987 yılının Ekim ayında Dow Teorisi hisse senetlerinde bir aşağıya düşüş eğilimi öngördü. Bu mesaj, “Kara Pazartesi” olarak adlandırılan 19 Ekim gününden hemen önce, DJIA’nın tek bir işlem gününde %22.6 değer kaybettiği zamanda verilmiştir.
- 1991 yılının Ocak ayında Dow Teorisi, yeni bir Boğa Piyasası’nın başlangıcını işaret etti. Hisse senetleri yükselişe geçti ve bu yükseliş 1990’lı yılların büyük bir bölümünde devam etti.
- 4 Ağustos 1998’de, sistem yakında bir düzeltme olacağını söyledi. Ayın sonu itibarıyla, DJIA sadece 27 işlem gününde %11 değer kaybetti.
Dow Teorisi üzerine yıllar boyu yürütülen çalışmalar neticesinde modern teknik analizin temelleri atılmıştır. Teknik analizi bir kale olarak görürsek Dow Teorisi’nin binanın temeli olduğunu hiçbir zaman unutmamak gerekir. Yatırımcılar teknik analiz varsayımlarından kendilerine uygun olanı seçerken Dow Teorisi’nin varsayımlarını her zaman göz önünde bulundurmalı ve oluşturdukları stratejilerin teoriye uygunluğunu denetlemelidir.